Yazı
Yazar : Şükrü KOLUKISA
441 Görüntülenme
Tarihe hamasetle değil verasetle talip olmak
Şükrü KOLUKISA

Krizler, mümkün olmayan işleri mümkün kılan basitleştirici bir etkiyle gelir. Kritik zamanlarda doğru yolu seçenler, şüphesiz ki daha derin bir doğru yol bilinciyle desteklenirler. Geriye miras olarak kalabilecek etkileri, ancak dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyanlar çıkarabilir. Sonuçları itibarıyla bekası tartışılmayacak işler de ancak bu rahimde hayra gebe kalabilir.

Bütün dağdağasına ve karmaşasına rağmen olayların tezgâhlarda gergef gibi işlendiği ve bizlere anlık-konjonktürel değil, tarihi perspektiflerin lazım olduğu zamanların temrinini yapıyoruz. Zamanın karanlık gözleri emiyor her feri, vakti geldiğinde kusacak her şeyi.

15 Temmuz’daki darbe alaşımlı kanlı işgal girişiminden sonra millet olmanın tarihi değerini, kardeş olmanın kesretini, yakınlaşmanın ülfetini hep birlikte teneffüs ettik. Tarih yapıcı elin coğrafyamızda kol gezdiğini o gece iliklerimize kadar müşahede ettik, kritik günlerden geçtiğimize, daha kavi durmak gerektiğine ezanlarla bir kez daha iman ettik. Devleti tahkim etmenin, milleti kardeş kılmanın, fertliği bir kenara bırakıp el birlik olmanın zaruret olduğunu bir kez daha ağır bir tecrübeyle sabitledik.

Şehitlerimizin sözlerine ahdi, gazilerimizin vatana sadakatiyle tarih şuurumuzu yeniden kamçılayan bu milletçe direniş ve tarihi uyanış, her türlü şahsi, indi ve ideolojik dar kalıpları önemsiz kılacak nitelikte yeni bir üst kimliğin inşasına matuf olmalıdır.

Türkiye’nin en büyük örgütlü yapısı olarak ülke savunması adına daha ilk anlardan itibaren meydanlardaydık, teyakkuzdayız ve yol mucibince hep seferdeyiz. 29 gün boyunca 81 ilde teşkilatlarımızın organizasyon ve öncülüğünde kardeşlik nöbetlerinde, milli iradenin kendini haykırdığı her sesin tınısındaydık. Solo kalmanın zahmetinden koro olabilmenin rahmetine niyetlendik.

Bugün en feci sonuçlarıyla yaşadığımız geçmiş ve bugünümüzü ezmiş sorunları eski alışkanlıkla anlık çözmeye çalışmak, palyatif tedbirlerle ötelemek, ileride daha ağır, daha devasa boyutlarıyla yüzleşmemize yol açacaktır. Bir insana ve bir millete en ağır hesap sorabilecek şey, kaçtığı kendi gerçekleridir. Sosyolojide bir hadise birçok olayla bağlantılı ve iç içedir. Tüm bu girift alanlara nüfuz edebilen, oralara oksijen taşıyarak sıhhat verebilecek tek mahiyet de eğitimdedir.

Eğitimin insanı yetiştirme, ülkenin geleceğini şekillendirme ve milletin kaderini etkilemedeki kalıcı ve büyük rolü göz önüne alındığında, ivedi olarak değişmesi gereken birçok hususunun değişmesi gerçeği bu olayların hayata tercümesiyle gün gibi açıktır. Ülke olarak bundan böyle daha ağır bedeller ödememek için çok yönlü adımlar atmalıyız, kalıcı reformlar yapmalıyız. Bu gerekçelerden hareketle eğitim çalışanları için özlük ve özgürlük mücadelesinin yanı sıra kalıcı nitelikte işlere imza atmak ve zaruri değişimlere öncülük etmemiz gerektiğinin farkındayız. Bu minvalde çalışmalarımızdan biri, sonuçlarını kamuoyuyla paylaştığımız Eğitim Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporumuz gelmektedir.

Eğitimin her türlü hedefinin tüm boyutlarıyla gerçekleşmesi, yapıcı bir aklın eleştirisi ve istikrarlı takibiyle mümkündür. İzleme ve değerlendirme raporumuz her yıl aynı amaçla özelde eğitime genelde millete hizmet etmek için çıkılmış uzun bir yolun ilk adımıdır. Bunun yanında yakında açıklayacağımız müfredat raporumuz da, bu toprakların manevi havasıyla yoğrulmuş, yerli ve milli içeriğe sahip, atiye maziden aldığı güçle meyleden bir seferin serencamını ortaya koymaya çalışacaktır.

Son dönemin en önemli düşünce ve hareket adamlarından ‘Maarif Davamız’ın temsilcilerinden Nurettin Topçu, “Kendimiz dışında nereye koştuysak gurbette kaldık” diyerek asıl sorunumuzu tespit etmiş, tedavisini de aynı cümlenin içine dercetmiştir. Antropolojik olarak karakterimize, maneviyat olarak ruh dokumuza hitap etmeyen, bizi özenti olmaktan öteye taşımayan her düzenleme bizi kendimizden etmiştir. Herkese rağmen kendi olamayan, kendine rağmen herkes olmak zorunda kalacaktır.

Son bir kaç yılda birçok veçhesiyle tecrübe ettiğimiz ve her seferinde kritik eşiklerden milletin irfanıyla çıktığımız bu mirası bize tevarüs ettiren tarihe yüzümüzü dönmek zorundayız. Evrenin künhüne bakmak, millete odaklanmak ve ümmeti de içine alacak bir rızaya talip olmak; aidiyetlerimizi farklılık değil, zenginlik bilip güç noktalarına dönüştürmek, kalp atışlarımızı tarihin ve imanın ritmine göre yeniden ayarlamak zorundayız. Bu idealin teorik, pratik icaplarına göre hareket etmek en sahici stratejimizi oluşturmalıdır. Uzun ve kirli ellerin bize karşı bizden devşirdiği parmaklarını kırmak, kanlı saldırılarına karşı dik durmak, yakın ve uzun vadede yapılacak işlere hamasetle değil, verasetle talip olmaktır.

Zulme ve zorbalara karşı örgütlü yapılarımızla sesimizin daha gür, kardeşlik bilincimizin daha pür olduğu bilinciyle eğitim çalışanlarımıza, yeni eğitim-öğretim yılında tarihi sorumluluğu en muhlis haliyle icra ederek yeni “Halisdemirler” yetiştireceğimiz inancıyla başarılar diliyorum.

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen