“Ölüm bir tohumsa kefen zarında
Gün olur fışkırır bir orman olur”
Merhum Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İNAN bu dizeleri dile getirirken, sözden çok eylemin yol haritasını belirliyordu adeta.
İslam Dünyasının yenilgilerle sersemletildiği, karamsarlık bulutlarının dört bir yanı kuşattığı ve paramparça edilerek, bölünmüşlüğün bir kader olarak dayatılıp, zafer naraları ile alemi yasa boğan kan emici Haçlı Zihniyetinin kuklaları tarafından yönetilen bir coğrafyada, bu dizeler “lâ taknetû min rahmetillâh” (Zümer 53) ayetinin hayata geçirilmesiydi.
Allah’ın rahmetinden ümit kesilmezdi ve zamanın farkında olanlar üstüne düşen sorumluluğun bilincinde olarak, ilmek ilmek nakış nakış, sabırla bir yeniden dirilişin muştusu oluyorlardı.
Yüz yıllık bir kabusun uyanışına birlikte şahid olmak ve umudun habercisi, güzel yarınların tohumunu yüreklere serpmek ve bu heyecanı dalga dalga büyüyerek zirvelerden ufuklara taşıyarak umuda selam vermek..
Eğitim-Bir-Sen bu davada ve varoluşta bir lokomotif görevi üstlenerek aydınlık yarınlara selam diyen en güçlü ses olmanın haklı gururunu ve şükrünü yaşıyor.
1992 yılının Şubat zemherisinde Rahmetli Akif İNAN’ın öncülüğünde 15 Güzel İnsanla Bahar günlerinin geleceği inancıyla kurulan Eğitim-Bir-Sen bugün 350.000 üye ile bu hedefe ulaşmanın kutlu yolculuğuna devam ediyor.
Duruşu ve hedefi farklı olanlar, var olan ezberleri ve oyunları bozup her şeyi yeniden , olması gerektiği gibi, aslına rücu ederek tanımlayıp ortaya koyuyorlardı.
Sendikacılığı bir kavga zemini ve aracı olarak görüp, çözüm üretmek yerine kavga ve kaos aracı haline getiren zihniyetin karşısına, uzlaşmacı ve Hakkın hatırını ali tutup, haksızlığa karşı duran ve çözümün adı olan ve çözüm üreten anlayışın temeline " Önce İnsan” diyen bir sendikal anlayışı getirmek, ezberlerin ve dayatılan oyunun bozulmasıydı.
Ezberleri bozulup, imtiyazlı konumları ellerinden alınıp Hakkın hak sahiplerine verilmesinden rahatsız olanların bağırtı ve çığırtkanlıkları sadece sendikal bir itiraz olmanın ötesinde, bir yeniden dirilişi engelleme ve bunu gürültüyle bastırmanın çabasıdır.
Paralel ve dikey yapılarla ittifak kuran, izimlerin ve dar milliyetçi kalıpların taşeron sesleriyle gürültü çıkaranlara verilecek en iyi cevap Bediüzzaman’ın dediği “ Karşımızda bir yangın var, alevleri göklere yükseliyor, içinde imanım yanıyor , evladım yanıyor. O yangını söndürmeye koşuyorum”.. O koşturmaca içerisinde sizin bağırıp çağırmanız, tehdit ve şantajlarınız ne önem ifade eder ki…
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in bu başarısı birilerinin uykusunu kaçırıp hazımsızlık oluştururken, şirazeden çıkıp fütursuzca saldırmalarına, karalamalar ve iftiralarla gürültü çıkarmalarına neden olmaktadır.
Kendi özgür iradeleri ile, Eğitim-Bir-Sen idealine ve felsefesine inanıp destek vererek o saflarda yer alanların iradelerini yok sayıp, onlara hakaret ederek sendikacılık yaptığını sananlar, iftira ve çamur atmak karalamak yerine düşünmelidirler, neden bizi tercih etmiyor eğitim çalışanları.
1922den beri kararlı ve inançlı bir çalışmanın neticesi olan bugün ki konuma gelmek bir zafer ve başarı olsa da aynı zamanda bir sorumluluk ve daha çok çalışmanın ifadesidir.
Eğitim-Bir-Sen olarak bir yandan kamu çalışanlarının ekonomik, özlük, sosyal ve kültürel haklarının kazanılması ve geliştirilmesi mücadelesi verirken, diğer yandan bu ülkede yaşamanın üzerimize yüklediği sorumluluk gereği bu ülkenin en temel sorunlarına da ilgisiz ve duyarsız kalmayacağız.
Gelecek tasavvurumuzda özgür birey, sivil anayasa ve sivil toplumun olduğunu belirtmemiz gerekir. 7 Haziran seçimlerinden sonra sivil anayasa talebimizin hayata geçirilmesi için azami gayret göstereceğiz. 12 Eylül darbe anayasasının revize edilmesi için uğraşılmasının doğru olmadığını söylüyoruz. Halkın tercihlerine dayanan katılımcı bir anayasa için yine inisiyatif alacağız.
Kavganın, karmaşanın, kaosun ve karanlığın değil; demokrasinin, saygının, sevginin, huzurun ve aydınlığın taraftarıyız. Doğru kimden gelirse gelsin yanında, yanlış kimden gelirse gelsin karşısındayız. Hakkın ve haklının temsilcisi olan Eğitim-Bir-Sen ilkeli sendikal anlayışıyla bu Milletin yeniden dirilişinde hizmet etmeye devam edecektir.
“Kim demiş her şeyin bitişi ölüm/Destanlar yayılır mezarımızdan” diyen Mehmet Akif İnan başta olmak üzere soylu mücadeleye ömür verenleri rahmet ve minnetle anıyor; Türkiye’nin en büyük örgütlü gücünü oluşturan üyelerimize, en zor zamanda adanmışlık örneği sergileyerek destanlaşan teşkilatımıza sonsuz teşekkürler ediyorum.
Soru çözen öğrenciden sorun çözen insana
O, önde gidenlerin öncülerindendi
Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir
Gelecek güzel günler bizim gayretlerimizle şekillenecek
İstiklâl ve istikbâl mücadelemiz
Bir halk destanı: 15 Temmuz
Müzakere kültürü
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ