Denizli 1 Şubesi

GENİŞLETİLMİŞ İSTİŞARE TOPLANTISI

Eğitim-Bir-Sen Denizli Şubesi Çağlayan Catering’de genişletilmiş istişare toplantısı düzenledi. Toplantıya Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, İl Milli Eğitim Müdürü Sabahattin Akgül, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları Mevlüt Kocatürk, Reşat Erdoğan ve Şube Müdürleri Şerif Ali Cengiz, Ramazan Tandır’ın yanı sıra Eğitim-Bir-Sen teşkilatının çeşitli organlarında yer olan yöneticiler ve üyeler katıldılar.

Toplantıda açış konuşması yapan 1’nolu şube başkanı Ahmet Sert, “İnsanın; din, ahlak, hukuk, siyaset, kültür, ekonomi; en önemlisi de, ancak özgür seçimleriyle insan olabileceği gerçeğine dayandık. İnsanları örgütlü mücadeleye çağırırken, bugüne kadar dünyada en çok acı çeken insanların en az eğitilmiş, en az sorumluluk almış, en az örgütlenmiş olanlar olduğunu hatırlattık. Tarihin, insanları kendi gerçekleriyle sorumlu kıldığını, bugün de sorumluluğun birebir herkesin omzunda olduğunu ve bunu avukata vekâlet verir gibi siyasilere, belli sayıda sendika yöneticisine yüklemekle sonuç alınamayacağını unutmadık ve unutturmadık. Karşılaştığımız sorunların ertelenerek, üstü örtülerek, bastırılarak, yok sayılarak, gittikçe çözümü zor girift bir yapıya dönüştürüldüğünü çok iyi biliyorduk. Bugüne kadar kendisini kurucu irade ve devletin sahibi gören zihniyet, milleti kendi keyfine göre imtiyazlı kurumlar, sınıflar ve yurttaşlar; yakın-uzak olması gerekenler, yaşaması gerekenler ve asimile edilmesi gerekenler gibi gruplara ayırıp ayrı kompartımanlara yerleştirdi. Bu yönetme biçiminin sonucu olarak ortaya derin uçurumlar, çatışmalar ve ötekileştirmeler çıktı. Ve biz, “Bilgili, adanmış bir grup insanın öncülüğünde kitlelerin çağların akışını değiştirebileceğine; yine bu insanlar tarafından yürütülen, insan aklını ve vicdanını hedef alan her hareketin mutlaka kazanacağına inanarak” çalışmalarımızı sürdürdük” dedi.

Toplantıda selamlama konuşması yapan 2’nolu Şube başkanı Prof.Dr. Alaattin Şen’de; “Örgütlenme hakkı, insan için vazgeçilmez ve kutsal haklarından biridir.  Çağdaş normlarda, bir toplumun ve ülkenin ne kadar özgür ve demokratik olduğunun ölçütü, öncelikle sendikaların ve diğer sivil kuruluşların gelişmişliği ve yönetimlerdeki etkinliği ile paralel olarak ele alınmaktadır. Gelişme hızı iyi olmasına rağmen, üniversitelerin ve özellikle de akademisyenlerin sendikalara olan ilgi ve alakası maalesef halen yetersizdir. Bu noktada en önemli etken olan, halen 12 Eylül darbesinin dayatmacı ve zorba ruhunu koruyan YÖK kanunu ve onun oluşturduğu yapı derhal ve ivedilikle değiştirilmelidir. Diğer bir sürü sebeplerin yanında temel ve asıl neden budur. Bu gerçekleşmediği sürece de üniversitelerin demokratikleşmesi ve evrensel normlara ulaşması, sendikal oluşumların etkin olması hayalden öte geçemez. Gerekli yasal düzenlemelere dayandırılmayan değişimler, yarın gelecek rektörlerin keyfi uygulamalarının mağduru olması kaçınılmazdır.

Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın’da Türkiye’de sendikacılığın serencamını, eğitim gündemini, siyasal ve sosyal olayları değerlendirdiği konuşmasında; “KÖHNEMİŞ DÜZENİ MEDENİYET DEĞERLERİMİZLE YENİDEN İNŞA ETME MÜCADELEMİZDE; MİLİTARİZME KARŞI PEDAGOJİYİ, VESAYETE KARŞI ÖZGÜRLÜĞÜ, SÖMÜRÜYE KARŞI EMEĞİ, DAYATMALARA KARŞI SİVİL İNİSİYATİFİ SAVUNDUĞUMUZ, IRKÇI SÖYLEMLERİ KENDİNE TEK SERMAYE EDİNENLERE KARŞI İNSAN OLMADA EŞ HUKUKTA KARDEŞ İLKEMİZLE KARŞI DURDUĞUMUZ KAVGAMIZIN her bir neferi ile böylesi bir atmosferde bir arada olmaktan gurur duyuyorum” dedi.

Şuanda eğitim gündeminin ana unsurlarından biri olan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in öncülüğünü yaptığı kılık kıyafet eylemi ile ilgili, şapka kanununu takmayanların, kanunun yanında esamisi bile okunmayacak, çağ dışı kalmış, doğal boykotçuları tarafından delik deşik edilmiş, kağşak bir yönetmeliği vesayete her fırsatta selam duran, sözde sendika özde payandaların tüm çığlıklarına rağmen asla takmayacaklarını sivil irade ile hayatın yürürlüğünden kaldırdıklarını, sosyal hayatta ölü bulunmuş bu yönetmeliğin cenazesini kitaptan kaldırması konusunda hükümete buradan çağrıda bulunduklarını belirtti.

İnsanın hakkını, onurunu varoluş değerlerini savunmada, tarihten gelen kadim dalgaların modern versiyonu olan sendikacılığın Türkiye’de yıllarca ideolojik ağaların yanına yanaşma verilerek kirletildiğini Eğitim-Bir-Sen’in bu kirli ırmağı arıtma ve durultma misyonu ile çıktığı yolculukta bugün Türkiye’nin en çok teveccüh gören sivil toplum örgütü haline geldiğini vurguladı. Sosyal, Siyasal ve mesleki tüm sorunların çözümü için örgütlenmek başka çare olmadığını, tabandan tavana yükselen sesin coşkusunun, enerjisinin gücü oranında çözümünde yakın olacağını belirten Ali Yalçın, sendikalara üye olmayanların oyunun seyirci olmaktan öteye geçemeyeceklerini, eleştirilerinin ise ancak hariçten gazel okumak hükmünde olacağının altını çizdi. Pasif iyiliğin hiçbir sosyal problemin çözümüne merhem olamayacağını bu yüzden tüm eğitim çalışanlarını Türkiye’nin en etkili ve hali hazırda yetkili sendikasına davet ettiklerini söyledi.

Ülkemizde sendikacılığın duyguları köpürtmek ve sorunları kaşımak üzerinden yapıldığını, çalışanların sorunlarının çokluğunun bir nevi sermaye olarak görüldüğünü kaydeden Yalçın, “Bizim sendikacılığımızın ana felsefesi, sorunları kaşımak değil, çözümlere taşımaktır. Bizimle diğer sendikalar arasındaki fark, ‘sorunlardan mı besleniyor yoksa çözümlerden mi’ sorusunun cevabında gizlidir. Şimdiye kadar eğitim hizmet kolunda çözüme kavuşturulmuş ne kadar konu varsa altında yerimiz, terimiz ve imzamız vardır. Bizden önce masaya oturup toplamda 10 sorunu çözemeyenler unutmasın ki, ilk toplu sözleşmede masada 18 sorun birden çözülmüştür. KPDK’ya aktarılan konular da çözüme kavuştuğunda masaya taşınan mevcut sorunların önemli bir kısmı çözülmüş olacaktır. Her yıl sorunları kaşıyarak güç bulanlara inat mevcut sorunları çözümlere taşıyarak güç buluyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin, her 1,5 yıla bir hükümetin düştüğü, her 10 yılda bir darbenin yapıldığı, istikrarı arayan ülke olarak bilindiğini, emekleme dönemini atlatamayan demokrasi serüvenimizin bir sürü aymazlık ve anlamsızlıkla dolu olduğunu kaydeden Yalçın, şöyle devam etti: “Cumhuriyet tarihinde çalışanların ve emeklilerin maaşlarında en iyi iyileştirmenin yapıldığı dönemde, emek ve ekmek mücadelesi verdiği zannedilen sivil ırgatlarca cezalandırıldığımız ve ülke kaynaklarının bir avuç rantiyeye peşkeş çekildiği dönemleri gördük. 28 Şubat’ın ülkeye faturasının 381 milyar dolar olduğu açıklandı. Bu fatura; omurgasız, güdümlü, askeri vesayet altındaki ‘sivil 5’li çete’ tarafından hazırlanan ortamda ülkeye ödetildi. Bir ömür mücadele edip bir gecede kaybettiklerimizi asla unutmamalıyız.”

Kazanımların kalıcı olması ve geleceğe güvenle bakılabilmesi için özgürlüklerin teminat altına alınıp, demokrasinin korku tünelinden çıkarılmasının şart olduğunu vurgulayan Yalçın,  bunu sağlayacak olanın ise, iradesi güçlü iktidarlarla omurgalı sivil toplum örgütleri olduğunu söyledi.

Programda eğitimcilere yönelik bir selamlama konuşması yapan Denizli İl Milli Eğitim Müdürü Sebahattin Akgül, eğitimcilerin, birlik beraberlik duyguları içerisinde, eğitimde verimliliği ve kaliteyi esas alarak çalışmaları için uygun atmosferi oluşturmak, eğitim ortamlarını elverişli hale getirmek için çalıştıklarını, sendikalarında bu çabanın sosyal paydaşı olduğunu dile getirdi.

Programın sonunda Denizli’nin YGS’de Türkiye genelinde 3. Sırada yer alarak büyük bir başarıya imza atması nedeniyle tüm eğitim camiasının bu başarısını temsilen İl Müdürü Sabahattin Akgül’e Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın tarafından bir şilt takdim edildi.