“En büyük zaferler büyük ruhlarındır”
Mehmet Akif İnan
Daha demokratik, sivil, özgür bir Türkiye mücadelesine kalemiyle, kelamıyla, eylem önlüğüyle; şair, yazar, hatip, öğretmen, sendikacı kimliğiyle en üst seviyede katkıda bulunan kardeşliğin şairini, birliğin sendikacısını, Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan’ı vefatının 17. yılında rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Akif İnan, Türkiye’nin yeni bilincini eksilmeyen bir heyecan ve kararlılıkla, yılmadan, yorulmadan, sabırla, özenle, ilmek ilmek, nakış nakış dokuyan ender öncülerden biridir. O, bu uyanış içinde kendini bulan her birimiz için ağabeydir, arkadaştır, öğretmendir, yol göstericidir, başkandır, liderdir, eylem adamıdır. Bu vasıflarıyla, bir toplumun ruhunu mayalayan ender öncü insanlardan biri olarak millet mekteplerinin irfan hocalarından biridir; Türkiye ve insanlık adına öncü bir değerdir.
Akif İnan, sahici bir şair olmakla birlikte derin, geniş bir bilgi ve kültür birikimine sahiptir. Başta edebiyat olmak üzere, fikrî, medeniyet, kültürel ve siyasi konularda oldukça birikimlidir. Bu köklü bakış açısı onun bütün düşüncelerine yansır. Sağ-sol savrulmalarının yaşandığı bir ortamda, milletin dikkatini bize asırlardır canlılık veren ruh ve medeniyet köklerine çeker. Zamanında yaptığı analizlerle vardığı sonuç ve öngörüsü, bugün bile ihtiyaç duyduğumuz yol ve çözümleri barındırır. Ona göre aydın, ülkenin karanlığa çekilme kumpasları karşısında kenarda durmamalı, eylemci bir tavır takınmalıdır.
Akif İnan, birçok sözde aydın gibi, kendisini entelektüel fanteziler dünyasına hapsetmemiş, millete rehber olmak gerektiğini söylemiştir. Sözünün arkasında durmuş, kenara çekilenlerden olmamıştır. Yeni bir bilinçlenmenin kurumsal örgütü olarak 1992’de Eğitim-Bir Sen’i kuran İnan’ın bundan böyle yazılarıyla bütünleşen kişiliği bu kez sendikacılığıyla birleşmiş, bütünleşmiştir. Eğitim-Bir-Sen’in ardından 1995 yılında kurduğu Memur Sen, hem onun hem Türkiye’nin hayatında yeni bir dönemin başlangıcı niteliğindedir.
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, İnan’ın en büyük, en verimli eseridir. Akif İnan ve arkadaşlarının sadece özlük hakları için değil, özgürlük ve hukuk mücadelesi için benimsedikleri yol ve duruş ile sendikacılık yeni, özgün bir üslup kazanmıştır. Her türlü vesayete karşı millî ve yerli duruşu benimseyen bu yeni sendikal hareket, seçkinci statükocu yapıyı temelden sarsacak bir başlangıç olmuştur.
Sendikacılık tarihimiz Akif İnan’dan ayrı yazılamaz. Millî manevi değer sahibi kitle Eğitim-Bir-Sen ile doğrudan sosyal, kültürel hayata müdahil olma aşamasına geçmiştir. İnan, sendikacılığa, birikimi ve farklı duruşuyla yeni bir soluk getirmiştir.
Vefat ettiği tarihte, Türkiye, sosyal ve ekonomik açıdan 28 Şubat sürecinin neden olduğu koyu karanlığın içerisinde bulunmaktaydı. Bugün Türkiye’de Mehmet Akif İnan’ın bir ömür mücadelesini verdiği ve “Büyük rüyalarla geçmişse ömür/Hiç yanmam ölümün her çeşidine” beytinde de gerçekleşmesini değil, rüyasını bile bir ömre bedel gördüğü pek çok hayırlı gelişme, onun kurduğu Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in gayretleriyle, öncülüğüyle ve yol göstermesiyle hayata geçirilmiştir. Katsayı engeli, 8 yıllık kesintisiz eğitim başta olmak üzere, 28 Şubat uygulamalarının tümü tarihin çöp sepetine atılmış; kamuda başörtüsü yasağı kaldırılmış, okullarda, devlet dairelerinde, TBMM’de başörtüsüne özgürlük sağlanmıştır. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, Türkiye’nin normalleşmesi sürecinde atılan adımların teşvik edilmesi, bir yol kazası yaşanmaması için milli iradenin diri tutulması, tekliflerle yol haritası oluşturulması gibi bir misyonu hakkıyla yerine getirmiştir.
Özellikle fitne, fesat ve ihanet yuvalarının akılalmaz saldırı ve kumpaslarıyla medeniyetimizin bizi birbirimize bağlayıcı değerlerini yok etmek istedikleri bu dönemde, bu davanın şuuruyla hareket etmek hayati önemdedir.
Kurduğu sendika, Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olarak, “Kim demiş her şeyin bitişi ölüm/Destanlar yayılır mezarımızdan” mısralarını doğrularcasına destan yazmaya; birlik ve beraberliğimizin teminatı olmaya; özlük ve özgürlük mücadelemizde yeni kazanımlar elde etmeye devam edeceğiz.
“Bitirip şu kuru kara ekmeği/Göç etsem diyorum yar ellerine” mısralarıyla aidiyetini ve vuslat arzusunu dile getiren uygarlık savaşçısını, Kudüs Şairi’ni, Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan’ı vefatının 17. yılında bir defa daha rahmet ve minnetle yâd ederken; Akiflerin açtığı yolda yürüyen, mücadele veren teşkilatımızın bütün mensuplarına teşekkür ediyor, bu uğurda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyoruz.